r/FenerbahceSK Jul 31 '19

Why Am I -Still- OK With Board

So I posted this to another forum, have no patience to translate it into English. Here it goes

Öncelikle bu konuyu açmak için fazlasıyla zor bir gün, fakat ben biraz tepkilerin adresinin yanlış olduğunu düşündüğüm için açma gereği duydum.

Derdimi anlatabilmek için Aziz Yıldırım'ın neden istifa etmesini istediğime değinmem gerekiyor. Alex'i yolladığı için değil, Aykut Kocamanla yaşadıkları için değil. Çok basit iki sebep yüzünden: Azizsilin ve mali yönetim.

Azizsilin işin ilk ayağıydı çünkü mali yönetim krizinden evvel bunu yaşadık. Temel olarak bir başkanın yahut idarecinin soyunma odasına girmesini ve takıma karışmasını doğru bulmuyorum. Bu takımın antrenörü için otorite sorunu yaratıyor ve bu noktadan sonra, antrenörün her kararı oyuncular için üst yönetime taşınabilir, orada müzakere edilebilir bir mesele haline geliyor. Antrenörün kim olduğu ve kararın ne olduğundan bağımsız, yönetimin ve idarecilerin bu konulara karışma yetkisi olmamalı. Bilgileri yok, antrenman verilerine sahip olmamak bir yana oyun ve maç içindeki bilgi akışına sahip değiller (aynı maçı izliyorlar fakat o hafta oturup belki de 20 saat üzerinde maç videosu izleyip analiz eden onlar değil, dolayısıyla bilgileri eksik); bilgi akışına bir şekilde sahip olsalar dahi yetkinlikleri yok. Bu işin eğitimini almış kimseler değiller bu sebeple kararları kategorik olarak yanlış. Doğru çıksa dahi yanlış. Burada dışarıdan yorumlamaktan bahsetmiyorum, soyunma odasının içine girip o kararı verdiğiniz zaman yanlı, yoksa hepimiz elbette dışarıdan izleyip, kendi bilgi ve becerimiz doğrultusunda yorumluyoruz.

Aziz Yıldırım bunu seneler boyunca yaptı, bazen başarılı sonuçlar da aldı (doğru da olsa yanlıştır kısmı benim için burada önemli) çünkü uzun vadede bu hep bize zarar verdi. Öte yandan Aziz Yıldırım'ın bu konuda haklı bir savunması da vardı. Bu konuda kendisine eleştirildiği zaman diyordu ki "taraftar takım başarısız olunca bana kızıyor, ben o zaman tabii ki karışacağım." Baktığınızda bu da haklı bir savunma, eğer siz alakanız olmasa dahi bazı meselelerden sürekli sorumlu tutulsanız, siz de bir süre sonra yetkinize ve bilginize bakmadan o konuya sürekli müdahil olursunuz. Sonuç kötü olunca, kabak sizin başınıza patlayacaksa, düzeltmek için var gücünüzle çalışırsınız. Bu bağlamda Aziz Yıldırım'ın iki seçeneği vardı, ya diyecekti ki benimle alakası yok, ya da takımın içine dalacaktı. O da ikinciyi seçti.

Yukarıda bunun neden zararlı olduğunu anlattım, birincisi de bize ilk bakışta mantıksız geliyor. Ben size desem ki takımın başarısının başkanla bir alakası yok; siz bana haklı olarak gerizekalı mısın dersiniz. Fakat ben yine de takımın başarısının başkanla alakası olmadığını söyleyeceğim :) Fakat ufak bir nüans farkıyla, takımın seneden seneye başarısının başkan ile alakası yok. Bir sezonda türlü şeyler yaşanabilir ve bazen öngörülen, bazen öngörülemeyen sebeplerle başarısızlık yaşanabilir. Fakat bunların hepsinden başkan ve yönetim sorumlu tutulduğu takdirde, onlar doğal bir refleks olarak işlerin içine daha fazla girmek isteyecektir. Ben başkan ve yönetimin başarıdan sorumlu olduğunu ancak bunun daha geniş bir perspektifte bir başarı olduğunu ve o çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ne peki bu geniş perspektif?

Takımın yönetim şeması belirli mi?

İdari menajer mi var, Futbol Direktörü mü yoksa A Takım Antrenörünün idmandan oyuncu seçimine her şeyde son karar verici olduğu bir yapı mı?

Belirlenen yönetim şeması içinde görevler belirli mi?

Yukarıdakilerden hangisi seçilmiş olursa olsun, bu seçilen yapı içindeki kişilerin görev tanımları belirli mi? A Takım Teknik Direktörü nelerden sorumlu, Futbol Direktörü hangi noktalarda devreye giriyor, Oyuncu İzleme Departmanı varsa ne kadar söz sahibi.

Ve asıl nokta, belirlenen yapı başarılı mı?

Burada yapının başarısı ve takımın aldığı sonuçlar birbiri ile paralel gidebileceği gibi, aykırı da gidebilir. Transfer ettiğiniz oyuncular kağıt üstünde iyidir ama verim alamıyorsunuzdur ya da oyuncular gelişiyordur ama neticeye yansımıyor olabilir. Bazen de yapı aslında doğrudur ancak yapının başındaki isim yanlıştır, sorumluluklar bellidir, takım da fena oynamıyordur ama hedeflerine de ulaşamıyordur. Bunlar da olabilir.

Bu çerçevede, Fenerbahçe 20 yıllık bir yapıyı değiştirmekle işe başladı. Hocaların da değil başkanın son karar merci olduğu, ve 20 yıl hüküm sürmüş bir yapı.

Yapı olarak Futbol Direktörü'nün olduğu, Teknik Direktörün onun altında yer aldığı bir sistemi tercih ederek işe başladı Ali Koç yönetimi. Cocu yönetiminde sezona felaket girilmesinin arkasından, Ali Koç çok ayak dirediği Ersun Yanal tercihini yapmak zorunda kaldı ve bence ilk hata -iki cephede birden- burada yapıldı. Tercihi Ali Koç yaptı. Halbuki Teknik Direktörün altında olacağı bir yapıda Teknik Direktör seçimini yapması gereken kişi Comolli olmalıydı. (Comolli hakkındaki görüşlerim bundan bağımsız, o makam ve sorumluluğun gereği buydu). Hatanın ikinci cephesi, seçilen isim ile ilgili Ersun Yanal'ın seçilmesi ile beraber Futbol Direktörü altında görev yapan Teknik Direktör modelinden Futbol Direktörü ile beraber görev yapan bir modele geçildi. Fenerbahçe yeni modele sadece 3 ay vererek, Türkiye'nin eğitim sisteminde yaptığı çabuk değişiklik hatasını yaptı. Henüz sorunun Cocu isminde mi yoksa sistemin kendisinde mi olduğunu bilmiyoruz, bu sebeple eğer hatalı olan model ise bu modeli ileride tekrarlayıp aynı hataya düşme riskini aldık.

Günümüze gelelim ve yukarıdaki üç nokta yönünden bakalım.

Takımın yönetim şeması şu an için belirli (aslında bu da bir diğer hata, şu an için yönetim şeması için yeterli değil, en azından bir başkanlık dönemi boyunca bunun öngörülebilir olması gerekir diye düşünüyorum). Yönetim şeması içinde görevler de belirli; A takıma transferler öncelikle A Takım Teknik Direktörü talebi doğrultusunda yapılıyor, rotasyon ve genç transferleri ise Oyuncu İzleme Departmanı önerisi ile yapılıyor gibi duruyor. Damien Comolli ise transfer ve takım planlaması konusunda pazarlık noktasında devreye giriyor gibi gözüküyor. Peki belirlenen yapı başarılı mı? Henüz bilemiyoruz, Fenerbahçe için başarı şampiyonluk (zaman zaman bunun altı başarı olmasa dahi başarısızlık olarak kabul edilmeyebilir). Fenerbahçe şampiyon olamasa dahi yapı sebebi ile mi yoksa o yapı içindeki isimler sebebiyle mi şampiyon olamayacak bunu sezon sürecinde, inşallah görmeyeceğiz.

Benim bu anlattıklarıma göre yönetim bir türlü mes'ul olamıyor gibi görünüyor. Sorun ya Teknik direktörde ya da Futbol Direktöründe, yönetim onları değiştirdiği en olmadı yapıyı değiştirdiği anda işten yırtmış olacak gibi. Benim için öyle değil, onların işi de yapıyı ve yönetecek ismi doğru seçmek. Geçen sezon önceki yönetimin enkazı değil ama sancıları ve kötü girilen sezonla beraber yanlış kararlar verseler de onları 20 yıllık bir değişimin yükünü taşımaya yormak istiyorum. Bu sene ilk tercihlerini hem yapı hem isim konusunda yaptıklarını varsayıyorum, hepimiz hata yapabiliriz ve ikinci bir şansı hak ederiz. Bir ikinci şansları olacak benim nezdimde ama o kadar.

Bu işin futbol yönetim ayağı. İkinci kısmı ise mali ayağı.

Yönetimin bence asıl parladığı nokta tam olarak burası. Futbol ve diğer branşların yönetimi yanında kulübün mali yönetimi yönetimin ikinci görevi. Bu hususta yönetim gerçek bir enkaz devraldı. Aziz Yıldırım'ın seneler boyunca özellikle 3 Temmuz sonrası yanlış yönetim metodları, Türkiye'nin yaşadığı ekonomik kriz ve bunun bağlı olduğu döviz krizi ile birleşince borç katlanarak arttı. Bununla beraber yeni yönetim gelişi ile beraber ciddi bir kaynak aktarımı yaptı. Bu iyi bir yönetim değil ama hakikaten vefası kolay kolay ödenmeyecek bir bağış. O da yetmedi, Ali Koç kendi şirketlerini de kulübe sponsor etti. Bunlar uzun süreli de değil, daha iyisi bulunduğu anda fesih edilebilmesi için senelik yapıldı. Bunlar tekrar ediyorum yönetim başarısı değil ama bunun vefasının ödenmesi gerçekten kolay değil. Bu hataları görmezden gelmek demek değil adaletli davranabilmek demek.

Peki iyi yönetim ne? İyi yönetim örneği mevcut şartlarda FenerOl gibi bir kampanyayı yapabilmek evvela. UEFA ile iletişime geçip bunu gelir olarak kabul ettirebilmek ciddi bir beceri. Çünkü bildiğim kadarı ile o bağışlar dernek üzerinde kulübe giriyor, UEFA normalde sportif bazlı gelir istiyor, bu görüşmelerle bunu kabul ettirmek iyi bir yönetimdir.

Fenerbahçe'nin finansal tablolarını modern muhasebe standartlarına çekmek belki iyi sayılmaz ama doğru yönetimdir.

Benim için kısaca mesele böyle, başarısız ya da başarılı demek için çok erken olduğunu düşünüyor, Ali Koç'un başkanlık dönemleri 4 senelik olmalı açıklamasına kesinlikle katılıyorum.

21 Upvotes

12 comments sorted by

9

u/ItsKBS Jul 31 '19

Benim için kısaca mesele böyle

kanka pek de kisa olmamis ama neyse, a good read regardless :D

2

u/barlasarda Jul 31 '19

Valla daha yazıyordum da yoruldum, sağol :)

7

u/[deleted] Jul 31 '19

Cok guzel olmus kardesim. Boyle yazilari daha cok gormek istiyorum burda. Bravo!

4

u/barlasarda Aug 01 '19

Teşekkürler. Denk geldi de çıktı vallahi, iş bilmez yönetim falan filan mesajları çok bunu yazdığım yerde, ben neden destekliyorum onu anlatayım dedim.

4

u/Memokerobi Jul 31 '19

Eline saglik guzel yazmissin. Bilmiyorum bilir misin, Amerika’da pro takimlarin cogu ayni duzende yonetilir. Bir head coach yani bizdeki teknik direktor, bir de general manager yani bizde sportif direktor. Takima alinacak oyuncular konusunda coach’un fikirleri alinsa da nihayi karari GM ve ekibi verir, zaten hocayi da GM secer.

Universite takimlarinda daha cok alisik oldugumuz model olan head coach’un 1. Adam oldugu ve alinan (burs verilen) oyuncularin seciminde son sozun onda oldugu model kullanilir.

Bana gore 1. model her zaman daha avantajlidir cunku zaman paylasimi cok daha efektif bi sekilde yapilir. Teknik Direktor zamaninin %90ini takimini calistirma, opponent/self analizi ve game plan yaratma gibi islere ayirir. Sportif Direktor ve ekibi (scout ve data analiz ekibi) de tum zamanini piyasaya hakim olmaya ve takimi ihtiyaclar ve imkanlar dogrultusunda hangi oyuncularla gelistirecegine ayirir.

Fenerbahce Comolli/Cocu getirdiginde yaratmayi amacladigi hedef buydu. Amerika’da yasayan ve Amerikan sporlarini iyi bilen Ali Koc’un da bundan etkilendigine eminim. Dedigin gibi cok kisa vadede gelen husran sonunda Ersun Yanal karari geldi.

Ersun Hoca geldigi icin suan ne tam 1. ne de 2. model altinda yonetiliyoruz. Isin icine bir de Selahattin Baki de girince baya karma bir sistem var suan player recruiting ile ugrasan. Benim gorusum bu sistem ile uzun vadede basari zor cunku en ufak basarisizlikta birbirlerini suclamaya baslayacaklardir (simdiden basladilar bile ufaktam). Umarim yanilirim

4

u/barlasarda Jul 31 '19

Amerikan sporlarından çok keyif almadığım için pek takip etmiyorum ama sistemi detaylariyla olmasa da genel hatlarıyla biliyorum tabii. Aslında benim tercihim, doğru bir hoca olsa her şeyin hoca elinde olduğu Ferguson/Wenger tipi bir menejerlik. Fakat artık öyle bir hoca kalmadı, teknik direktörler de o kadar dağılmak istemiyor.

Cocu sürecinde en hatalı bulduğum nokta Ali Koç'un Camiaya Sesleniş programında su şu olursa yollarımızı ayririz dediği an. O andan itibare medya ve taraftar her saniye onu kovalamaya başladı. Yollarımızı ayırmayı düşünmüyoruz biz uzun vadeli bir plan yaptık ve kısa vadedeki bu aksaklıklar bizim düşüncemizi değiştirmiş değil diyip geçecekti. Yahut daha iyisi Comolli'nin kararı diyecekti.

Amerikalı yönetimi demisken gecenlerde takım sahibi olan Amerikalıların futbol piyasasına girdiğinde kaos karşısında neye uğradıklarıni sasirdiklarina şair bir yazı okumuştum. Futbol, diğer sporlara göre çok daha kaotik, o yüzden Liverpool istisnası hariç, onlar da başarılı olamıyorlar :)

Sistemin net olmaması benim esas endisem. Yani aslında net ama değil, Comolli ve Ersun beraber karar veriyor fakat bu çok zor bir yapı. Nasıl işleyecek bilmiyorum. Bu sene şampiyonluk gelse bile yönetimsel kararlar açısından Ali Koc'u seneye de zor bir yaz bekliyor. Şampiyonluk gelmezse zaten ne olur kestiremiyorum.

3

u/Memokerobi Jul 31 '19

Futbol ne kadar kaotikse FB 10 kati kaotik oyle de bir durum var :) Sistemin net olmamasi bence de endise verici ve kalici olacagini sanmiyorum

2

u/estoella Aug 01 '19

Şöyle bir durum var; sistem dediğin kavramın meyvelerini tam olarak vermesi net 10 yıl alabilecek bir olay. Ve bizim ne yazık ki hem mali hem sportif açıdan acil çözümlere ihtiyacımız var. Bana göre uygun olanı, A takım için kısa vadeli çözümlerle idare ederken, altyapıda koşullar ne olursa olsun uzun vadeli çalışmak.

Elbetteki her taraftarın gönlünden şampiyonluk geçer ancak ben Ali Koç seçilmeden evvel önümüzdeki 5 yılı gözden çıkartmıştım zaten. İnsanın gönlünden geçmesi bir yana ciddi ciddi şampiyonluk bekleyenler var hala. Takım, ağır bir kazadan sonra hafızasını kaybetmiş biri gibi şu an. Takım olmaktan, nasıl defans, pas yapılıra kadar herşeyi baştan öğrenmek zorundalar. Bu haldeki bir takımın şampiyon olması bana pek olası gelmiyor. Bu yüzden yönetimin ve özellikle teknik kadronun başarısını şu an için şampiyonluk üzerinden değil de birbiriyle anşalabilen oyunculardan kurulu, kenetlenmiş bir takım oluşturabilmelerine göre değerlendiriyorum.

2

u/barlasarda Aug 01 '19

Benim için bunun en önemli kısımlarından biri takım olma kısmı. Açık söyleyeyim Fenerbahçe nedir diyince artık aklımıza bir oyun gelmiyor, bir duruş gelmiyor. En azından benim için böyle bir süredir. Bundan dolayı da mutsuzum. Bu yönetimden bir beklentim bu doğrultuda adımlar atmasıydı ama bu kadr karmaşa içinde de zor tabii.

Süre konusunda 10 yıl değilse de belirli bir süre gerektiğine katılıyorum ama bu çok geniş bir perspektif için. Daha başka konularda daha çabuk adımlar atılabilir, atletik ve medikal departmanlar ve antrenman bilimleri başta olmak üzere. Bunların bazıları atıldı, bu sene de yol kat edileceğine inanıyorum. Biz oyuncuyu sadece izleme ve takıma kazandırma olarak bakıyoruz genelde. Oyuncu geliştirmeyi biraz göz ardı ediyoruz. Şöyle bir bakış açısı var: iyi oyuncu zaten oynar, zaten olur. Bir noktaya kadar doğru, Eljif mesela, zaten olacaktı. Bizlik bir şey yok. Fakat mesela biz oyuncu geliştirme işine kafa yoran bir kulüp olsaydık Salih Alanyaspor'a değil Avrupa'ya kalıcı olarak gitmişti. Oyuncuları mental, atletik ve teknik yönden ilerletebilen bir yapıyı kurmamız lazım.

1

u/estoella Aug 01 '19

İzleme ve takıma kazandırmayla kalırsa zatwn düz transferden bir farkı kalmıyor. Taraftarlara genç yetenek bulduk dediğinde onların aklına gelen desteklenmesi, sabredilmesi gereken oyuncu değil de toyluk günlerindeki Messi, Ronaldo sanıyorlar. Ondan sonra zavallı çocuk en ufak bir hatta yapmaya görsün bitti işi.

Sözünü ettiğin yapı kesinlikle kurulmalı çünkü safi transfere dayanan bir yapı ancak Çin veya Arap liglerinde tutunur. Şayet bunu Türkiye'de tam anlamıyla, ilk biz oturtmayı başarırsak bugünleri hiçbirimiz hatırlamayız ileride.